Hemen hemen her işin bir okulu ya da eğitimi var, öyle değil mi? İnsan eğitim konusunda hayvanlar gibi de değil. Hayvanlar yaşaması için gerekli kabiliyetleri doğuştan getirir. Hayatta ve ayakta kalmak için okula gitmezler. Onların okul hayatı yoktur. Biz ise en az 18-20 yaşımıza kadar okula gider öğrenmeye çalışırız. Bu bile yetmez hayatımız boyunca bize atılan her kazık bizim için bir derstir. Tabi o dersi alıp akıllanan için. Buda yaşarken öğrenilir. Buna da hayat okulu diyoruz. Okul hayatı bitip hayat okuluna atılınca başlar aslında her şey. Ve hayatın gerçek yüzüyle de işte o zaman karşılaşırız.
Okula giderek ve ustasının yanında çalışarak bazı işleri öğrenilebilir. Mesela berberlik. Gerçi artık kuaförlük oldu :); mesela kaynak ustalığı; mesela marangozluk… Evet bunlar aynı zamanda işin ustasından öğrenilir ama Çıraklık/Kalfalık/Ustalık belgeleri alabilmek içinde okuluna da gidilmesi gerekir.
Bazı işler vardır bunlar için ortaokul, lise/teknik lise yetmez üniversiteye gitmek gerekir. Doktorluk gibi, mimarlık gibi öğretmenlik gibi devlet memurluğu gibi (benim gibi yani 🙂 )
Ve bazı işlerde vardır ki hiç okulu yoktur. Fabrika da çalışmak veya herhangi zincir marketin birinde satış danışmanlığı yapmak gibi. İşe girersin usta veya bölüm şefi yapacağın işi gösterir tarif eder kısa bir süre sonra öğrenir otomatiğe bağlar çalışırsın. Bu işlerin sonunda sana-bana asgari ücret verilir. Yani hiçbir kriter gerektirmeyen, hiçbir beceri ve yetenek gerektirmeyen iş karşılığı alınacak ücrettir asgari ücret.
Ve yine okulu olmayan öyle işler vardır ki insanın hayatını değiştirebilir ya batırır ya da çıkarır. Ya rezil eder ya da vezir insanı! Borsa gibi NETWORK MARKETİNG gibi. Hatta bu işler şöyledir. Ya ben hele şu işin bir eğitimini alayım sonra networkcü olayım deme şansı yok maalesef. (Bazı yurtdışı üniversitelerinde ve ülkemizde de bazı okullarda network marketing eğitimi olduğunu duymuştum.)Bu işe her şeyi girince öğreniyoruz. Hangi aklı başında olan birisi bu sektörü araştırıp girmiştir? Mutlaka vardır böyleleri ama neredeyse yok denecek kadar az belkide bir elin parmakları sayısıncadır.
Network marketing sektörüne hasbelkader girenler, bir şekilde bulaşanlar bilirler ki bu işe bir kere başladın mı bırakmak çok zordur. Hatta para kazanamasa da, ekip kuramasa da bu işe dışarıdan bakınca bilinmez bir nedenle devam ederler. Bir şey çeker insanı. Çünkü bu işi modeli günümüz dünyasında ki para kazanma modelleri içinde kısa sürede zengin olmayı, para kazanmayı içinde barındırır. Bu sektör maaşlı çalışarak elde edilemeyecek fırsatlar sunar çünkü insanlara.
Elbette bu işten zengin olanlar vardır. Elbette bu işi tek işi olarak yapalanlarda var. Ama sayısı kaç tanedir? Mesela bu yazıyı okuyan değerli arkadaşım sen kaç yıldır bu sektördesin ve gerçekten hayal ettiğin zenginliğe rahatlığa kavuşabildin mi?
Kimisi bu sektöre para pul için, daha rahat bir iş için, kendi işini kurmak için, tekne, yat-kat için istediği her neyse onun için devam eder;
Kimisi de patrondan, çalar saatten, sabah erken kalkmak zorunda olmaktan yani istemediklerinden kurtulmak için devam eder bu işe. Sen hangi nedenle bu sektöre girdin ve hangi nedenle devam ediyorsun? Hiç sordun mu kendine bu soruları?
Peki sen ben ve bizim gibiler neden kazanamıyoruz? Sahneye çıkan veya her ay başarı listesinde olanları gördükçe, “ulan bu bile başarmış arkadaş benim neyim eksik ben neden kazanamıyorum ben neden başaramıyorum” diye sordun mu sende benim gibi kendine?
Ben şöyle bir cevap buldum kendi içimde. Katılır mısın bilmem. Sende bununla ilgili fikir ve görüşlerini yorumda paylaşabilirsin. Senin neler yaşadığını bilmek beni hem mutlu eder hem de senin neler düşündüğünü öğrenmiş olurum.
Benim bu işte nasıl başarılı olunur? listem uzun. Bugün sadece birisini ve belkide benim için önemli olan şeyi paylaşmak istiyorum. Evet bu sektörde başarı, kazanç ve DEVAMLILIK bence EĞİTİMLE doğru orantılı. Ne kadar bilirsek ve kendimizi ne kadar geliştirip donanımlı hale gelirsek o derece kazancımızda artıyor. Davet etmesi, sunumu, takibi, adayların ekibimize katılması, ekibimize katılanlara bu işi öğretmesi….liste uzar gider.. Zira bu iş elde telefon sabahtan akşama kadar ürün paylaşma işi değildir. Bunu yapanlara saygı duyarım. Arasıra birileri çıkar ve kayıt olabilir ama ya sonrası?
Ben oldum olası okumayı ve araştırmayı severim. Bu işe araştırıp girmedim. Öyle olsa önünden bile geçmez, beni bu sektörle tanıştıran kişiyle hiç tanışmak istemezdim 🙂 Hatta bu sektöre kripto sektörüyle girdim. Hemde kripto ponzi sistemiyle. Yani dolandırıldım! Yani paramızı, zamanımızı çaldılar. Bunu anlattığım videomu dinlemek için tıklayabilirsin. O birkaç aylık zamanda işin dolandırıcılık olmadığını bilmeden aldığım sunumlar ve bazı eğitimler sektörü tanımama sebep oldu. Şirket Türkiye’den çekip gidince (aslında burada daha ağır bir şey yazacaktım siz anlayın artık) karşıma başka bir iş çıktı. Pardon FIRSAT! 🙂 Öyle değil midir her işi bize fırsat diye sunmazlar mı? Sana sunulan o fırsatların içinden adam gibi kaç tanesi tuttu? Bir düşün.
Yeni girdiğim o işle birlikte daha çok video dinlemeye ve kitaplar okumaya başladım.
Network Marketing Dünyasına Hoş Geldiniz-Mesut Öpengin kitabı gibi,
Network Pazarlamada Birinci Yılınız 1.Kitap (Mavi cilt olan. Herkese tavsiye ederim) ve buna benzer zenginlik, para konusu olan pek çok kitap okudum. Onları da ayrıca yazacağım.
Ve o günden bugüne kadar sektörü bırakmadan geldim. Hep tek bir şirkette çalışmak istedim daldan dala olmasın istedim ama genel olarak benden kaynaklı olmayan nedenlerle bırakmak zorunda kaldım. Yaptığım işlerde ya zarar ettim ya da yatırdığım sermaye kadar maliyetimi çıkardım. Gördüğünüz gibi kazandım diyemiyorum 🙂 Ve bir gün kazanacağım umuduyla bu işe devam ediyorum. Bende o sahnelere çıkıp benimde hikayemi anlatır mıyım??? İnşallah. Olmasa da canımız sağ olsun.
Farkındayım hala sadede gelemedim. Kalem kalbin taşmasından yazar derler. O kadar acı tecrübelerim, o kadar yanlış yaptıklarım ve bana yapılan yanlışlar var ki anlatamam. Ama artık bunları anlatmak ve bu işe merak salan olursa, bu işte benim gibi yıllarını vermiş ama hala istediğini bulamamış birisi burada yazdıklarımı okursa bir umut ve bir ışık olurum ümidi içinde yazıyorum. Dahası kendim için yazıyorum. Yazmanın iyileştirici gücüne inanarak. Hiç olmadı çocuklarım ileride yazdıklarımı okurlarsa “vay bee babamda neler yaşamış, hayalleri için bizim için neler yapmış; network yapmış, ponziye bulaşmış, kandırılmış ama kardırmamış ve bunları anlatmak içende web sitesi yapmayı, blog yazmayı, dijital dünyayı öğrenmiş” derler, belki. Ve benim yaşadığım hataları yaşamazlar inşallah.
Benim için bu işte başarının ve devam edebilmenin en önemli şartlarından birisi EĞİTİM demiştim. Bu işin okulu olmadığı için ne yapılacağını ve bu işin nasıl yapıldığını bilmiyoruz. Buda işin içine girince öğreniliyor. Francis Bacon’a atfedilen çok sevdiğim bir söz vardır: “Bilgi güçtür” der. Evet bu işte bilginiz kadar güçlüsünüz. Tabi bildiklerinizi de uyguladıkça…
Her Şeyin İlerisi Eğitim
Birlikte çalışmadığımız farklı şirketlerde olduğumuz bir arkadaşım var. Zaman zaman sektör ve yaptıklarımız hakkında konuşuruz. Yaklaşık 2 sene önce bana Yavuz BAĞCI hocanın, e-kamp eğitiminden bahsetti. Yavuz Hocada başka bir şirkette ayrıca. Ama bu sektöre gönül vermiş ve 15 yıl bu işten para kazanamamış, başaramamış birisi. Benim gibi, belki senin gibi.
Sen Adayları Değil Adaylar Seni Bulsun…
Bana eğitim deyin. Bana kitap deyin akan sular durur benim için. Hemen kursa kayıt oldum. İlk gelen uuupuzun e-maili bile sıkılmadan okuyorsunuz, okudum. Ve 50 gün boyunca her akşam saat 22:00’de günün konusunu içeren bir email geliyordu. Akşamı iple çeker oldum o 49 gün boyunca. Çünkü kitaplarda okumadığım videolarda dinlemediğim konulardan bahsediyordu. Temel olarak ilk e-mailden itibarın diyordu ki Yavuz hoca “Artık müşteriler ve adayları sen bulmayacaksın, onlar seni bulacak” bu fikir beni beynimden vurdu. Peki bu nasıl olacaktı? İşte bunu inşa etmenin yolu ilk günden başlayan ve öğrenmek için 49 gün boyunca her akşam sevdiğini bekleyen sevgili gibi, işten gelecek babasının yolunu gözleyen çocuk gibi bekledim o yazıları.
Okudukça harika fikirler dedim, okudukça şimşekler çaktı zihnimde, okudukça beynimi açtığı için mutlu oldum. Çünkü bu sektörde manipülasyon yaparak, insanları kandırarak değil insanlara yardım ederek bir yere gelineceğini ve para kazanılabileceğini ve nasıl bir lider olunacağını anlatıyor.
Eğitim bitince Yavuz hoca beni aradı. O gün Akçakoca’ daydım. Önceden ayarladığımız ev sahibi yamuk yapınca başka bir kalacak yer arıyordum. Öyle bir durum içindeyken 49 gün boyunca her akşam sürprizlerini beklediğim Yavuz hoca telefonun diğer ucundaydı. O an o önemli işimi hemen bıraktım. Tam hatırlamıyorum ama 10 dakika kadar konuştuk. Düşünün lütfen başka bir şirketten zirvede olan lider, bir yazar ve bir eğitimci hiç tanımadığı bilmediği, ekibinde olmayan dahası aynı şirkette bile olmayan beni arayıp konuşmuştu. Şeref duydum, onore oldum.
Ne oldu bilmiyorum ama o an pek uygulama fırsatım olmadı okuduklarımı. Belkide her zaman olduğu gibi hele bir bitireyim sonra tekrar okuyup o zaman mı uygularım dedim bilmiyorum. Bildiğim bir şey var 1,5 sene sonra aynı eğitime tekrar başladım ve şuan bu satırları yazarken 19. derste olduğumu söylemek isterim.
Bu okuduğunuz yazımı da oradan aldığım ilham ve motivasyonla kaleme aldım.
Eğer sende network marketing işine meraklı isen, bu işi araştırıyorsan, başladım ama ne yapacağımı bilmiyorum diyorsun ya da yıllar geçti ama bir arpa boyu yol alamadım diyorsa bu eğitimi almalanızı şiddetle tavsiye ederim. Üstelik bu harika eğitim ÜC RET SİZ…
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere..
Sosyal medyada arkadaş mıyız? 😉 (Yavuz hocanın yazılarının sonunda ki süper cümlesi)
0 yorum